{"title":"İslâm Miras Hukukunda Terike Üzerindeki Haklar Kapsamında Vasiyet Ve Göz Hakkı","authors":"Suat Erdem","doi":"10.26449/sssj.3930","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Sözlük anlamıyla terk edilen ve bırakılan şey anlamına gelen terike terim olarak mûrisin geride bıraktığı ve vârisler arasında taksim edilen malvarlığı anlamına gelmektedir. Mûrisin ölümünden sonra geriye bıraktığı terikeden sırasıyla mûrisin aynî borçları, teçhiz ve tekfin masrafları ile zimmet borçları ödenmekte ve varsa vasiyeti yerine getirilmekte vasiyetten sonra da miras taksimatı yapılmaktadır. Yapılan vasiyetin yerine getirilmesi terike üzerindeki haklardan birisi olup mûrisin teçhiz ve tekfin masraflarının karşılanması ile borçlarının ödenmesinden sonra ve terikenin mirasçılara taksiminden önce yer almaktadır. Vasiyetin vacip olması veya müstehap olması ile ilgili farklı görüşlerin temelinde Bakara sûresinin 180. ayeti bulunmaktadır. Bu ayet “...vârise vasiyet yoktur.” hadisi ile değerlendirildiğinde miras almayan akrabalara vasiyetin yapılabileceği aşikardır. Bu makale akrabalara vasiyet yapılmasının hükmü ile ilgili farklı görüşleri delilleriyle ve sonuçlarıyla birlikte ele alıp incelemektedir. İslâm Miras hukukunda en çok tartışılan ve gündeme gelen konulardan birisi olan dede yetimi meselesi de vasiyetin vacip olup olmamasıyla alakalı bir konudur. Bu da bu makalenin önemini ortaya koymaktadır. Terikenin taksiminde hazır bulunan fakat mirastan payları bulunmayan akraba, yetim ve yoksulların miras malından rızıklandırılmalarının söz konusu edildiği Nisâ sûresinin 8. ayeti, terikedeki göz hakkı ile ilgili görüşlerin ve ihtilafların merkezinde bulunmaktadır. Bazı fakihlere göre bu ayet miras ayetleri ve vasiyet ayeti ile mensuh iken Cumhura göre ise muhkemdir. İşte bu makale bu ihtilaflı görüşleri delilleri ve gerekçeleri ile ele alıp incelemektedir.","PeriodicalId":250215,"journal":{"name":"Social Sciences Studies Journal","volume":"562 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-01-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Social Sciences Studies Journal","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.26449/sssj.3930","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Sözlük anlamıyla terk edilen ve bırakılan şey anlamına gelen terike terim olarak mûrisin geride bıraktığı ve vârisler arasında taksim edilen malvarlığı anlamına gelmektedir. Mûrisin ölümünden sonra geriye bıraktığı terikeden sırasıyla mûrisin aynî borçları, teçhiz ve tekfin masrafları ile zimmet borçları ödenmekte ve varsa vasiyeti yerine getirilmekte vasiyetten sonra da miras taksimatı yapılmaktadır. Yapılan vasiyetin yerine getirilmesi terike üzerindeki haklardan birisi olup mûrisin teçhiz ve tekfin masraflarının karşılanması ile borçlarının ödenmesinden sonra ve terikenin mirasçılara taksiminden önce yer almaktadır. Vasiyetin vacip olması veya müstehap olması ile ilgili farklı görüşlerin temelinde Bakara sûresinin 180. ayeti bulunmaktadır. Bu ayet “...vârise vasiyet yoktur.” hadisi ile değerlendirildiğinde miras almayan akrabalara vasiyetin yapılabileceği aşikardır. Bu makale akrabalara vasiyet yapılmasının hükmü ile ilgili farklı görüşleri delilleriyle ve sonuçlarıyla birlikte ele alıp incelemektedir. İslâm Miras hukukunda en çok tartışılan ve gündeme gelen konulardan birisi olan dede yetimi meselesi de vasiyetin vacip olup olmamasıyla alakalı bir konudur. Bu da bu makalenin önemini ortaya koymaktadır. Terikenin taksiminde hazır bulunan fakat mirastan payları bulunmayan akraba, yetim ve yoksulların miras malından rızıklandırılmalarının söz konusu edildiği Nisâ sûresinin 8. ayeti, terikedeki göz hakkı ile ilgili görüşlerin ve ihtilafların merkezinde bulunmaktadır. Bazı fakihlere göre bu ayet miras ayetleri ve vasiyet ayeti ile mensuh iken Cumhura göre ise muhkemdir. İşte bu makale bu ihtilaflı görüşleri delilleri ve gerekçeleri ile ele alıp incelemektedir.