{"title":"NADİR ŞAH’IN CAFERİLİĞİN V. MEZHEP ŞARTININ KARAHİSAR-I SAHİP SANCAĞINDAKİ YANSIMALARI (1736-1746)","authors":"Soner Çelik","doi":"10.22252/ijca.1243967","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Gerek İslam öncesinde gerekse de İslamiyet’in kabulünden sonra Türkler bulundukları coğrafyada etkili roller üstlenmişler ve bulundukları bölgelerde bir şekilde teşkilatlanarak devlet kurmayı başarmışlardır. Bu durum geniş bir coğrafyada Türk devletleri ve Türk toplulukları oluşmasına da neden olmuştur. Ancak bu durum aynı zamanda Türk hanedanlıkları ara ara kendi içlerinde de siyasi buhranlar içerisine girerek birbirleriyle mücadeleler içerisine girmelerine sebep olmuştur. Bu mücadelelerin bir kısmı siyasi, bir kısmı ticari, bir kısmı dini ve mezhebi nedenlerden dolayı meydana gelmiştir. İşbu çalışmada ele aldığımız konu da bu Osmanlı devleti ile Safevilerin son dönemi Avşar Nadir Şah’ın iktidarı döneminde meydana gelen savaşlar ve barış anlaşmalarına konu edinilen Nadir Şah tarafından şart olarak mezhep tartışmalarıdır. Bu süreç Nadir Şah’ın Safevilerin varlığına son verip Avşarlar Hanedanlığının başına geçmesi ile bu tartışmalar ve savaşlar yeniden başlamış ve çevredeki Sünni devletlerin yönetimlerince kabul görme ye daha ılımlı ve yakın olduğu düşünülen Caferiliğin 5. Mezhep olarak Mescid-i haramda “rükn” ya da imam bulundurması ve ayrı bir emir-i hac bulundurması ekseninde yeniden gündeme gelmiştir. Bu süreç Nadir Şah’ın ölümüne kadar da devam etmiştir. Osmanlı devletinin hilafet makamını temsili, Haremeyn bölgesini yönetiyor olmasından barış şartı olarak ileri sürülmüştür. Ancak Osmanlı devletinin gerek siyasi nedenler ve gerekse Sünni eksenli iktidar ve devlet anlayışı ile yönetilmesi nedeni ile bu istekler çeşitli nedenlerle tepkiyle karşılanmış ancak kendi mevcut etnik ve dini yapısı nedeni ile de meseleyi müzakere etmeyi tercih etmiştir. Üzerinde mutabık kalınan maddeler karşılıklı olarak hemen uygulamaya konulmuştur. Osmanlı devleti arşiv belgelerine yansıyan bu durumun bir örneği de Karahisar-ı Sahip (Afyon Karahisar) sancağı şeriyye sicillerine yansımıştır. Karahisar-ı sahip şeriye sicillerine yansıyan belgeler ferman suretleri, emr-i âlî suretleri, buyruldu suretleri ve kadı hükümleridir. Karahisar-ı Sahip kadısının görevi gereği bu belgelerde geçen her bir emri uygulama makamı olarak uyguladığı düşünüldüğünde bu belgelerin önemi ortaya çıkmaktadır. Diğer bir nokta ise şehrin hac güzergahında olması ve buna dair organizasyonlarda önemli görevler icra eden edilmesidir. Bu belgelerin geçtiği dönemde şehirde iktisadi olarak dış ticaret, sosyolojik olarak ta esir ve kölelerin bulunduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.","PeriodicalId":360987,"journal":{"name":"İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2023-02-22","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.22252/ijca.1243967","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Gerek İslam öncesinde gerekse de İslamiyet’in kabulünden sonra Türkler bulundukları coğrafyada etkili roller üstlenmişler ve bulundukları bölgelerde bir şekilde teşkilatlanarak devlet kurmayı başarmışlardır. Bu durum geniş bir coğrafyada Türk devletleri ve Türk toplulukları oluşmasına da neden olmuştur. Ancak bu durum aynı zamanda Türk hanedanlıkları ara ara kendi içlerinde de siyasi buhranlar içerisine girerek birbirleriyle mücadeleler içerisine girmelerine sebep olmuştur. Bu mücadelelerin bir kısmı siyasi, bir kısmı ticari, bir kısmı dini ve mezhebi nedenlerden dolayı meydana gelmiştir. İşbu çalışmada ele aldığımız konu da bu Osmanlı devleti ile Safevilerin son dönemi Avşar Nadir Şah’ın iktidarı döneminde meydana gelen savaşlar ve barış anlaşmalarına konu edinilen Nadir Şah tarafından şart olarak mezhep tartışmalarıdır. Bu süreç Nadir Şah’ın Safevilerin varlığına son verip Avşarlar Hanedanlığının başına geçmesi ile bu tartışmalar ve savaşlar yeniden başlamış ve çevredeki Sünni devletlerin yönetimlerince kabul görme ye daha ılımlı ve yakın olduğu düşünülen Caferiliğin 5. Mezhep olarak Mescid-i haramda “rükn” ya da imam bulundurması ve ayrı bir emir-i hac bulundurması ekseninde yeniden gündeme gelmiştir. Bu süreç Nadir Şah’ın ölümüne kadar da devam etmiştir. Osmanlı devletinin hilafet makamını temsili, Haremeyn bölgesini yönetiyor olmasından barış şartı olarak ileri sürülmüştür. Ancak Osmanlı devletinin gerek siyasi nedenler ve gerekse Sünni eksenli iktidar ve devlet anlayışı ile yönetilmesi nedeni ile bu istekler çeşitli nedenlerle tepkiyle karşılanmış ancak kendi mevcut etnik ve dini yapısı nedeni ile de meseleyi müzakere etmeyi tercih etmiştir. Üzerinde mutabık kalınan maddeler karşılıklı olarak hemen uygulamaya konulmuştur. Osmanlı devleti arşiv belgelerine yansıyan bu durumun bir örneği de Karahisar-ı Sahip (Afyon Karahisar) sancağı şeriyye sicillerine yansımıştır. Karahisar-ı sahip şeriye sicillerine yansıyan belgeler ferman suretleri, emr-i âlî suretleri, buyruldu suretleri ve kadı hükümleridir. Karahisar-ı Sahip kadısının görevi gereği bu belgelerde geçen her bir emri uygulama makamı olarak uyguladığı düşünüldüğünde bu belgelerin önemi ortaya çıkmaktadır. Diğer bir nokta ise şehrin hac güzergahında olması ve buna dair organizasyonlarda önemli görevler icra eden edilmesidir. Bu belgelerin geçtiği dönemde şehirde iktisadi olarak dış ticaret, sosyolojik olarak ta esir ve kölelerin bulunduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.