Üsküdar Mevlevîhânesi Postnişini Ahmet Remzi Dede’nin Hüznü

Mustafa Kara
{"title":"Üsküdar Mevlevîhânesi Postnişini Ahmet Remzi Dede’nin Hüznü","authors":"Mustafa Kara","doi":"10.32739/ustad.2022.1.20","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Yüz elli yıl önce 1872’de Kayseri Mevlevîhânesi’nde doğan ve 6 Kasım 1944 tarihinde aynı şehirde vefat eden Ahmet Remzi Akyürek, Tanzimat ve Cumhuriyet döneminin ilim ve irfân, nesir ve nazım, kitap ve kütüphane dünyamızın mühim şahsiyetlerinden biridir. Tasavvuf âleminde postnişin olarak Kütahya, Kastamonu, Halep ve İstanbul mevlevîhânelerinde hizmet vermiş, insan yetiştirmiştir. 1925’de tekkeler sırlandığında Üsküdar Mevlevîhânesi şeyhi olan Dede, daha sonra Üsküdar Selimağa Kütüphanesi’nde başmemur olarak 12 yıl daha hizmetlerine devam etmiş, yerli yabancı ilim yolcularına elinden geldiği kadar yardımcı olmuştur.[1] Farsça ve Türkçe iki dîvan sahibi olan, Arapça ve Farsça’dan yirmiye yakın kitap neşreden Dede’nin bir eseri de Bursalı Mehmet Tâhir tarafından, II. Meşrutiyet döneminde üç cilt olarak yayınlanan Osmanlı Müellifleri[2] isimli meşhur eserin fihristidir: Miftāhu’l-kutūb ve Esāmī-i Muellifīn Fihristi, İstanbul 1927.[3] Cumhuriyet’in ilk yıllarında, özellikle 1924’te medreselerin, bir yıl sonra tekkelerin kapatılmasıyla birlikte, eğitim ve irfan hayatında büyük bir düzen değişikliği olduğu için birçok insanın aç ve açıkta kaldığı bilinmektedir. Bu arada farklı bir meslekte hayatını idâme ettirebilecek bir iş bulabilenler de oldu. Remzi Dede onlardan biridir. Fakat bir mevlevîhânede doğan ve elli yıllık ömrü mevlevîhânelerin huzur ve coşku dolu köşelerinde geçen bir insan için yeni görev yerleri ne kadar huzur ve sükûn verici olabilirdi? Burada şöyle bir soru sorulabilir: Her şey Allah’tandır (Nisâ 4/79) ilkesine gönülden inanan insanlar, olup biten olaylara üzülür mü? Bu sorunun cevabı olan âyetin Türkçesi makalemizin başında Hz. Yâkub’un ifadesiyle yer almaktadır.","PeriodicalId":422995,"journal":{"name":"Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Dergisi","volume":"7 1","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-05-01","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"Üsküdar Üniversitesi Tasavvuf Araştırmaları Enstitüsü Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.32739/ustad.2022.1.20","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0

Abstract

Yüz elli yıl önce 1872’de Kayseri Mevlevîhânesi’nde doğan ve 6 Kasım 1944 tarihinde aynı şehirde vefat eden Ahmet Remzi Akyürek, Tanzimat ve Cumhuriyet döneminin ilim ve irfân, nesir ve nazım, kitap ve kütüphane dünyamızın mühim şahsiyetlerinden biridir. Tasavvuf âleminde postnişin olarak Kütahya, Kastamonu, Halep ve İstanbul mevlevîhânelerinde hizmet vermiş, insan yetiştirmiştir. 1925’de tekkeler sırlandığında Üsküdar Mevlevîhânesi şeyhi olan Dede, daha sonra Üsküdar Selimağa Kütüphanesi’nde başmemur olarak 12 yıl daha hizmetlerine devam etmiş, yerli yabancı ilim yolcularına elinden geldiği kadar yardımcı olmuştur.[1] Farsça ve Türkçe iki dîvan sahibi olan, Arapça ve Farsça’dan yirmiye yakın kitap neşreden Dede’nin bir eseri de Bursalı Mehmet Tâhir tarafından, II. Meşrutiyet döneminde üç cilt olarak yayınlanan Osmanlı Müellifleri[2] isimli meşhur eserin fihristidir: Miftāhu’l-kutūb ve Esāmī-i Muellifīn Fihristi, İstanbul 1927.[3] Cumhuriyet’in ilk yıllarında, özellikle 1924’te medreselerin, bir yıl sonra tekkelerin kapatılmasıyla birlikte, eğitim ve irfan hayatında büyük bir düzen değişikliği olduğu için birçok insanın aç ve açıkta kaldığı bilinmektedir. Bu arada farklı bir meslekte hayatını idâme ettirebilecek bir iş bulabilenler de oldu. Remzi Dede onlardan biridir. Fakat bir mevlevîhânede doğan ve elli yıllık ömrü mevlevîhânelerin huzur ve coşku dolu köşelerinde geçen bir insan için yeni görev yerleri ne kadar huzur ve sükûn verici olabilirdi? Burada şöyle bir soru sorulabilir: Her şey Allah’tandır (Nisâ 4/79) ilkesine gönülden inanan insanlar, olup biten olaylara üzülür mü? Bu sorunun cevabı olan âyetin Türkçesi makalemizin başında Hz. Yâkub’un ifadesiyle yer almaktadır.
求助全文
约1分钟内获得全文 求助全文
来源期刊
自引率
0.00%
发文量
0
×
引用
GB/T 7714-2015
复制
MLA
复制
APA
复制
导出至
BibTeX EndNote RefMan NoteFirst NoteExpress
×
提示
您的信息不完整,为了账户安全,请先补充。
现在去补充
×
提示
您因"违规操作"
具体请查看互助需知
我知道了
×
提示
确定
请完成安全验证×
copy
已复制链接
快去分享给好友吧!
我知道了
右上角分享
点击右上角分享
0
联系我们:info@booksci.cn Book学术提供免费学术资源搜索服务,方便国内外学者检索中英文文献。致力于提供最便捷和优质的服务体验。 Copyright © 2023 布克学术 All rights reserved.
京ICP备2023020795号-1
ghs 京公网安备 11010802042870号
Book学术文献互助
Book学术文献互助群
群 号:481959085
Book学术官方微信