{"title":"MARX’IN İNSAN ANLAYIŞINA İLİŞKİN ÇAĞDAŞ BİR TARTIŞMA: İNSAN DOĞASI İNSANA ÖZGÜ NİTELİKLER İLE SINIRLANDIRILABİLİR Mİ?","authors":"Ekin Karababa","doi":"10.53844/flsf.1134523","DOIUrl":null,"url":null,"abstract":"Marx’ın belirli bir insan doğası anlayışına sahip olup olmadığı meselesi felsefi literatürde hala tartışılmaktadır. Chris Byron bu konu üzerine yakın zamanda kaleme aldığı bir çalışmasında söz konusu tartışmanın bütün taraflarını tatmin edeceğini düşündüğü bir iddia dile getirir. Byron’a göre insan doğasından, sadece insana ait özellikler anlaşılmalıdır. İnsan doğasını kavramsal olarak bu şekilde sınırlandıran Byron, Marx’ın insan doğası anlayışının temelinde de emeğin yer aldığını söyler. Fakat yazarın, insan doğasının kapsamına dair dile getirdiği düşünce çeşitli sorunlar barındırır. İlk olarak, insan doğasının böyle anlaşılması insanın eksik bir şekilde tanımlanmasına neden olmaktadır. Felsefi anlamda kesin bir tanım, tanımladığı iddiasındaki kavramın hem yeter, hem de zorunlu koşullarını ortaya koymalıdır. Ama insanın ayırıcı özellikleri insan olmanın zorunlu ve yeter koşullarının tümünü kapsamadığı için, bu nitelikler insanı tanımlamakta ve dolayısıyla insan doğasını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. İkinci olarak, insan doğasının yalnızca insana ait özelliklerden oluştuğu iddiası, bizzat Byron’un insan doğasını emeğe dayandırma çabasına zarar vermektedir. Çünkü tarih içinde gelişen farklı biçimleriyle emek sürecinin temel amacı her zaman insan ihtiyaçlarının karşılanması olmuştur ve bu ihtiyaçların birçoğu da yalnızca insana ait özellikler ile açıklanamaz. Yani insanın diğer varlıklarla paylaştığı özellikler de göz önüne alınmadan ne emeğin tarihteki yaratıcı ve ilerletici rolü, ne de emek ile insan doğası arasındaki ilişki sağlıklı bir şekilde kavranabilir.","PeriodicalId":407854,"journal":{"name":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","volume":"41 ","pages":"0"},"PeriodicalIF":0.0000,"publicationDate":"2022-11-15","publicationTypes":"Journal Article","fieldsOfStudy":null,"isOpenAccess":false,"openAccessPdf":"","citationCount":"0","resultStr":null,"platform":"Semanticscholar","paperid":null,"PeriodicalName":"FLSF Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi","FirstCategoryId":"1085","ListUrlMain":"https://doi.org/10.53844/flsf.1134523","RegionNum":0,"RegionCategory":null,"ArticlePicture":[],"TitleCN":null,"AbstractTextCN":null,"PMCID":null,"EPubDate":"","PubModel":"","JCR":"","JCRName":"","Score":null,"Total":0}
引用次数: 0
Abstract
Marx’ın belirli bir insan doğası anlayışına sahip olup olmadığı meselesi felsefi literatürde hala tartışılmaktadır. Chris Byron bu konu üzerine yakın zamanda kaleme aldığı bir çalışmasında söz konusu tartışmanın bütün taraflarını tatmin edeceğini düşündüğü bir iddia dile getirir. Byron’a göre insan doğasından, sadece insana ait özellikler anlaşılmalıdır. İnsan doğasını kavramsal olarak bu şekilde sınırlandıran Byron, Marx’ın insan doğası anlayışının temelinde de emeğin yer aldığını söyler. Fakat yazarın, insan doğasının kapsamına dair dile getirdiği düşünce çeşitli sorunlar barındırır. İlk olarak, insan doğasının böyle anlaşılması insanın eksik bir şekilde tanımlanmasına neden olmaktadır. Felsefi anlamda kesin bir tanım, tanımladığı iddiasındaki kavramın hem yeter, hem de zorunlu koşullarını ortaya koymalıdır. Ama insanın ayırıcı özellikleri insan olmanın zorunlu ve yeter koşullarının tümünü kapsamadığı için, bu nitelikler insanı tanımlamakta ve dolayısıyla insan doğasını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. İkinci olarak, insan doğasının yalnızca insana ait özelliklerden oluştuğu iddiası, bizzat Byron’un insan doğasını emeğe dayandırma çabasına zarar vermektedir. Çünkü tarih içinde gelişen farklı biçimleriyle emek sürecinin temel amacı her zaman insan ihtiyaçlarının karşılanması olmuştur ve bu ihtiyaçların birçoğu da yalnızca insana ait özellikler ile açıklanamaz. Yani insanın diğer varlıklarla paylaştığı özellikler de göz önüne alınmadan ne emeğin tarihteki yaratıcı ve ilerletici rolü, ne de emek ile insan doğası arasındaki ilişki sağlıklı bir şekilde kavranabilir.